topbella

22 Ocak 2015 Perşembe

Çocuklarda dışkı kaçırma


  Çocugun kakasını tutma ve bırakma işlevini kontrol edebilecegi yaşa gelmesine ragmen,istemli ve ya istemsiz olarak kakasını kaçırmasına enkoprezis denir.Enkoprezis iki şekilde görülür:
 1- Birincil enkoprezis-Çocukta kaka tutma kontrolü hiç gelişmemiştir.
 2-İkincil enkoprezis-Çocuk kakasını en az 1 yıl kontrol edebildikten sonra kakasını kaçırmaya başlamıştır.
  Enkopreziste en sık rastlanan bulgu iç camaşırına dışkı bulaşmasıdır.Dışkı kaçırma sadece camaşırı lekeleyecek şekilde olabilecegi gibi,daha yogun da olabilir.Dışkı kaçırma genelde gündüz saatlerinde raslanır.Enkoprezis erkek çocuklarda kız çocuklarına oranla daha sık rastlanıyor.Enkoprezis tanısının konması için,istemsiz yada amaçlı olarak,yineleyen bir şekilde dışkının uygunsuz yerlere yapılması en az 3ay süreyle devam etmelidir,takvim yaşının en az 4 olması ve eşdeger gelişim düzeyinin olması göz önünde bulundurulmalıdır.
  Enkoprezis nedenleri nelerdir?
  Dışkı kaçırmanın en önemli nedenlerinden birisi kabızlıktır.Beslenme bozulukları,bagırsakların fonksyonel bozuluklarından dolayı oluşan kabızlıkta dışkını sert olması nedenile dışkılama sırasında makatta yırtık(anal fissür) oluşabiliyor.Anal fissür dışkılama sırasında çok şiddetli, bir agrıya neden oldugundan böyle çocuklar tuvalete gitmekten korkar duruma gelirler.Bu durum da kabızlıgın kronikleşmesine neden olur.Bagırsagın alt kısmında birikerek katılaşan dışkı oradakı kasların gerginligine neden olur.Bu durumdakı çocuklar oyun oynarken hoplama,zıplama yaparken ,gülerken, koşarken makattakı kasların gevşemesine ve gazla birlikte dışkı çıkmasına neden olurlar.Enkoprezis bagırsakların işlevsel bir nedene baglı ldugu gibi,geçirilmiş bagırsak ameliyyetlarından sonra da olabilir.Anüs ve bagırsaklarla ilgili geçirilmiş ameliyyatlar,inflamatuar bagırsak hastalıkları,dışkı tutmayı idare eden sinirlerle ilgili problemler enkoprezisin nedenleri arasında düşünüle bilir.Enkoprezisin nedenleri arasında psikolojik nedenler de olabilir.Aile içi geçimsizlik,kardeş kıskançlıgı,okul başarısızlıgı bazı ruhsal açıdan zayıf olan çocuklarda rastlanabilecek bir neden olabilir.
  Nasıl tanı koyulur?
 Tanı koymak için aileden alınacak öykü çok önemlidir.Çocugun yeme alışkanlıgı,tuvalet alışkanligi, geçirdigi hastalıklar,ruhsal yapısı ile ilgili geniş öykü alınması gerekiyor.Öyküden sonra fiziksel inceleme yapılması çok önemlidir.Fiziksel inceleme sırasında çocukta kabızlık olup olmadıgı,anüs kaslarındakı gerginlik anlaşılır.Bagırsagın alt kısmında katılaşmış dışkı varsa parmakla hissedilir.Fiziksel incelemede sorun anlaşılmazsa,yapısal nedenlerin olup olmadıgını araştırmak için özel testler ve tetkikler uygulanır...
  Bu kadar...Saglıkla kalın...

8 Ocak 2015 Perşembe

"BEN..."


  Ben...Ben... Ben...Hiç dikkat ettinizmi konuşurken ne kadar fazla kullanıyoruz bu kelimeyi?Ben(yine de ben:))dikkat ettim ve şaşırdım...Kendim de dahil olmak üzere toplumun giderek bencilleşmek üzere oldugunu düşünmeye başladım.21. yüzyıl sendromu her halde "bencillik".Son zamanlarda bencilliyin bu kadar tavan yapmasının nedeni ne acaba?Teknolojimi?Hayatın agır şartlarımı?Her ikisi aslında...Zira,teknolojideki gelişim bizi birbirimizden tamamen ayırıyor,iletişimi yok ediyor,nerede ise başkalarının" var oldugunu" unutuyoruz ... Tabi ki teknolojinin gelişmesi güzel bir şey...Ama ve lakin teknoloji insanı kendi kendine "yeter" hale getiriyor ve dostluk, arkadaşlık ilişkilerini ortadan kaldırıyor...Daha sosyal hale geldigimizi düşünürken ,aslında asosyalleşiyoruz.Tabi ki iletişim içindeyiz ama eskiden olan yüzyüze ,el ele,göz göze,çagırarak,bagırarak,aglayarak,gülerek degil...
  Hayatın agır şartlarımı bizi bencil yapan?Evet...Tabi ki bunun da etkisi yok degil...Her kes kendi geçimini saglamak için ugraşırken başkalarının varlıgını unuta biliyor.
  Bu bahsetigimiz "masum bencilikler"...Bir de gercekten bencilligi hayat felsefesi edinenler var.Başkasının sahip olduguna kendisi de sahip olmak için çırpınan,başkasının sahip oldugunu elinden alınca övünen,kendi yararı için başkasını zarara ugratan,evlenirken bile sadece maddi yönünü düşünen,nerede kiminle görüldügünün hesabını tutanlar...Böyle insanlar F.Baconun ifadesi ile"yumurtasını bişirmek için komşusunun evini yakar".
  Evet, aslında ise huzurun,varın,mutlulugun paylaştıkca çogalabilecegini unutmuş bir topluluga dönüşmeye başlıyoruz...Bu konuyla ilgili önceden okudugum bir hikayeyi anlatmak istiyorum.Bu konu için çok uygun...
  Bilge hükümdar,bencil miskinlerle,gönül ehli dervişler arasındakı farkı ortaya koymak için şu denemeyi yaptırmış.Tembelhanelerinden topladıgı bencil kişileri bir araya getirmiş ve gün boyu ac bırakmış.Sonra da kocaman bir çorba kazanını ortalarına koydurmuş.Miskin benciller hemen hırsla kaşıklarla saldırmışlar.Kocaman kaşıkları çorba kazanına daldırı vermişler.Ancak çorba dolu kaşıkları agızlarına götürememişler.Çünki kaşıkların sapları nerdeyse bir metreye yakınmış.Bu sebeple çorba dolu kaşıkları agızlarına götürememişler.Yiyemedikleri çorba üstlerine başlarına dökülmüş,çorba kazanına düşmüşe dönmüşler,perişan olmuşlar,ac kalmışlar.Bencil miskinlerden sonra,dervişler getirilmiş.Aynı şekilde,gün boyu ac kalmış olan fakir insanlar,görünüş itibariyle öncekilere benziyormuş ama,gönül bakımından apayrı ve bambaşka imişler.Çorba kazanının etrafına oturmuşlar sükunetle.Bir kazana bakmışlar,bir de ellerindeki uzun saplı kaşıklara.Sonra da bir güzel karınlarını doyurmuşlar.O uzun saplı kaşıklara ragmen ac kalmamışlar.Çünki bir birilerini doyurmuşlar.Herkes kendi kaşıgını karşısında oturan dervişin agzına uzatıvermiş.
  Böylece,karşısındakini farketmenin,görmenin ve düşünmenin,yani bencil olmamanın faydasını görmüşler.Hayata "ben"penceresinden bakmak kişiye zarar vermekten başka bir şeye yaramaz.Sadece,"ben" diyenin bakış acısı dardır.Çogu zaman kendi başınalıgı,yalnızlıgı ve kimsesizligi ile baş başa kalır. Hatta,malı mülkü arttıkca yükü çogalır,darlıgı daha da daralır.
  Hz.Mevlana der ki:
 Dag bile,sesine ses verir.
  Ya insan...
  Başkalarını gündemine alabilen,derdiyle dertlenebilen,çözümler sunabilen insan olabilme dilegile...