topbella

30 Aralık 2014 Salı

Disleksi


  Merhabalar.Bu gün çocuklarda sık görülen ama zamanında teşhisi konulamayan bir sorunla ilgili yazı paylaşcam sizinle...Sorunun adı"DİSLEKSİ".
  Bazı çocuklarla ilgili "Aslında çok zeki ama..."kalıplı cümle kurarlar.Bu çocuklar genelde dislektik çocuklardır.Disleksi okumayı,yazmayı ve dil ile ilgili diger becerileri etkileyen bir ögrenme bozuklugudur.Bazen okuma ve yazma ile birlikte diger ögrenme becerilerini de etkileyebilen bir sorundur.Aynı zamanda velilerin ve ögretmenlerin kafasını karıştıran bir sorundur.Nedenmi?
  Disleksi her ne kadar okuma ve yazmayı etkileyen bir sorun olsa da, diger alanları da etkileyebiliyor.Ve bu çocuklar velilerin ve ögtretmenlerin dili ile ifade etsek "çekilmez hale geliyorlar".Okuma-yazmada zorlanan çocuk her ne kadar çaba harcasa da bu sorunları çözemediginden okul onun için kabus haline geliyor,kitaplar ve defterler ona düşman oluyor.Bazen bu çocuklar "yapamıyorum" demek yerine"yapmıyorum"u daha kolay görüyorlar.Bu nedenle de ögretmenleri tarafından "haylaz"diye nitelendiriliyorlar.
  Nörologlar disleksinin sık karşılaşılan özelliklerini şöyle belirlemişler:
 -Yazılı kelimeleri ögrenme ve hatırlamada zorluk
 -b ve d harflerini,6 ve 9 sayılarını ters algılama
 -ne ve en bir birinin aynısı gibi algılama
 -3ü E,12i 21 gibi algılama
 -h ve t harflerini ters algılama
 -Okurken kelime atlama
 -Hecelerken sesleri karıştırmak,sessiz harflerin yerini degiştirmek
 -Harfleri tanımakta ve ayırt etmekte zorluk
 -Seslerle harfleri ilişkilendirmede zorlu
 -Yönergeleri bulmada zorluk
 -Kelimenin başındakı ve sonundakı harfi sesi ayırt etmede zorluk
 -Bazı çocuklar gömleginin dügmelemekte ve ya ayakkabılarını baglamakta zorluk çekebiliyorlar
 -Uzunluk ve derinlik arasındakı ilişkiyi anlayamazlar
 Evet,dislektik çocuklar beynin sol ön lobunu kullanmakta zorluk çektileri için bu sorunları yaşarlar.Aslında ise çok güclü zekalrı var.Normal insanın hayal gücünün 2 katına sahiptirler.Dislektik insanların en büyük düşmanı kitaptır.Kitapı anlamak için 5-6 kere okurlar.Aslında dislektik insanlar üstün zekaya sahipler ve birçogu dahi ve ünlüdürler.
  Hepimiz Albert Einşteinı bir dahi olarak tanıyoruz.Peki Einşteının 10 yaşına kadar okuma yazmayı ögrenemedigini biliyormuydunuz?Einştein da dislektik bir çocuktu...
  Leonardo da Vinçi...15.yüzyılda bir helikopter projesi vardı... ve o da dislektik çocuktu...Onun yazıları sadece aynadan okuna biliyordu,yani tersten yazıyordu.
  Thomas Edison...Bizi şu an aydınlatan ampülle tanıştıran kişi..." o da mı" diyeceksiniz.Evet o da...dislektikti.
  Pablo Picasso...ünlü kübist ressam...Ömrünün sonuna kadar 7 rakamını yazamamış...
  Walt Disney... Harflerle arası bozukmuş:)o da içini karikatürlere dökmüş...sonunda Walt Disney olmuş...
  Bu listeyi uzata biliriz.Bu sıraladıgımız insanlar hem dislektikti,hem de dünyanın seyrini degiştiren insanlardı...
  Dislektik çocuklar tembel veya haylaz degil.Hele geri zekalı hiç degil.Daha fazla ilgi ve dogru teşhis sorunu çözmeye yardımçı olabilir.
 Bu kadar...Sevgiyle kalın...

19 Aralık 2014 Cuma

Çocuklarda idrar kaçırma


  Çocuklarda idrar kaçırma sorunu en sık rastlanan ve mutlaka araştırılması gereken sorunlardan biridir.
 İdrar kontrolü sinir sisteminin gelişmesile paralel ilerliyor.Bebeklik döneminde idrar yapma tamamen refleksle oluyor.İdrar kontrolü ilk 5 yıl içerisinde tamamlanıyor.5 yaşından sonrakı idrar kaçırma artık normal olarak görülmüyor.İdrar kaçırmanın 2 tipi vardır:
 1-Dogumdan itibaren hiç kuru kalmamışsa birincil(primer)tip
 2-En az 6 ay kuru kaldıktan sonra idrar kaçırmaya başlamışsa ikincil(sekonder)tip idrar kaçırmadan söz ediliyor.
 İdrar kaçırma,yani tıp dili ile enürezisin 4 çeşidi vardır:
 1-Noktürnal(yalnızca gece idrar kaçırmak)
 2-Diürnal(yalnızca gündüz idrar kaçırmak)
 3-Cronik(hem gece,hem de gündüz idrar kaçırmak)
 4-Ara sıra idrar kaçırmak(bu tür çocuklar genellikle bazı nedenlere baglı idrar kaçırıyorlar.Örnegin bazı hastalıklara baglı,yeni bir kardeş dogdugunda ve s.)
  Enürezis nedenleri nelerdir?
 1-Çocuklarda genetik ola bilir.İdrar kaçırma öyküsü olan çocukların anne ve babalarında da genelde böyle bir öykü vardır.Anne ve babadan birisinde idrar kaçırma öyküsü varsa çocukta %45,her ikisinde varsa %77 oranında çocuk da bu sorunu yaşayacaktır.
 2-Bu çocukların gece uykuda mesane dolulugunu hissetmesi yetersiz,mesane kapas,itesi küçük,uyku derinlikleri fazladır.
 3-Bu çocukların 1/2sinde şeker hastalıgı,böbrek hastalıkları,mesane hastalıkları,bagırsak hastalıkları gibi sorunlar saptanmaktadır.
 4-Psikolojik sorunlar oldukca karmaşıktır.Duyulan kaygı,anneye ve ya babaya karşı duyulan öfkenin dışa vuruşu,bir savunma mekanizması sonucu olarak ortaya çıkmaktadır.
  Bazen kardeşi dogumu ile birlikte herkesin bebege olan ilgisinden dolayı bebek olma istegi,kardeşe duyulan saldırgan duyguların ifadesi,bazen aşırı temiz ve titiz anneye karşıpasif agresif bir tepki niteligi taşıyabilmektedir.Ailedeki ölümler,ayrılıklar,geçimsizliklerin yaratcagı anksiyete,ailenin aşırı koruyucu ve hoşgörülü tutumu çocukta bebek kalma egilimi enürezis belirtisi ile kendini göstere bilir. Sosyo-ekonomik düzeyi düşük olan aile içinde yeterli duygusal etkileşimden yoksun,uyumsuz,içine kapanık çocuklar daha çok rastlanıyor.
  Teşhis ve tedavi nasıl olmalı?
 -İdrar kaçıran çocuklarda ilk olarak idrar tetkiki yapılması gerekiyor.
 -Ultrasonografile böbreklerin ve idrar yollarının degerlendirilmesi gerekiyor.İdrar kaçırmasına sebep olabilecek hastalık varsa önce bu hastalıgın tedavi edilmesi gerekiyor.
  Geceleri idrar kaçıran çocuklarda her hangi altta yatan neden bulunmazsa enürezis tedavisine başlanır.Enürezis tedavisinin bir kaç basamakta yapılması gerekiyor.
 İlk önce aileye danışmanlık vermek gerekiyor.Çünki bu tedavide ailenin tutumu çok önemlidir.Aile çocugu cezalandırmamalı,bundan utanç duymamalıdır.Bu durumda hem ceza,hem de sevecenlikle ödüllendirmek iyi bir yol degildir.Aileye sunulan diger önerilerin başında sıvı kısıtlaması var.Bu çocukların akşam yemeginden sonra sıvı tüketmemesi gerekiyor.İkinci öneri geceleri en az bir kez uyandırılmalarıdır.Bu önerilere en az bir ay uyulması ve idrar kaçırma takvimi çizilmesi öneriliyor.Takvim 1 ay için yapılıyor.Takvim 4 haftayı ve haftanın günlerini gösteriyor.Çocuk idrar kaçırdıgı zaman bulut işareti,kuru kaldıgı zaman güneş ve ya gülen yüz işareti çizilerek teşvik ediliyor.Dogal olarak çocuk hep güneş çizmek için ugraşacaktır.
  Sıvı kısıtlaması ve gece uyandırma ile azalmayan idrar kaçırmalarda "alarm pedi"kullanılıyor.Gece yatmadan önce çocugun iç camaşırına bir algılayıcı yerleştiriliyor.Çocugun baş ucunda duran alarma baglı olan bu ped ıslandıgı zaman çalmaya başlıyor.Çocugun her altını ıslatmasında çalan zil çocukta şartlı refleks oluşmasına neden oluyor.Sonrakı günlerde çocuk kendisi uyanabiliyor.
  Bu yöntemler de sonuç vermezse,ilaç tedavisi başlamak gerekiyor.Genelde idrar kaçırma yaşla giderek azalıyor ve %99 oranında kayboluyor...
  Sevgiyle ve saglıkla kalın... Umarım yararlı olmuştur...

17 Aralık 2014 Çarşamba

Pnömoni


  Son günlerde alt solunun yolu enfeksyonlarının sayısı artmış durumdadır.Alt solununm yolu enfeksiyonlarından pnömoni sıklıkla çocuk ve yaşlı hastalarda rastlanmaktadır.Halk arasında zatürre,tıp diliyle pnömoni olan bu hastalıgın etkenleri bakteriler,virüsler,nadiren de parazitler ola biliyor.
  Pnömoni akcigerlerde alveol adı verilen hava dolu keseciklerde iltihap oluşmasına denir.Alveoller iltihap hücreleri,kan damarlarından gelen serum sıvısı ile doldugundan,hava içerigini kaybeder ve normal işlevlerini yerine getiremezler.
  Pnömoni genelde bagışıklık sistemi zayıf bireylerde rastlanmaktadır.Pnömoni için risk faktörleri aşagıdakılardır:
 1-İleri yaş
 2-Sigara kullanımı
 3-Soguk havaya maruz kalma
 4-Kronik akciger ve kalp hastalıgı öyküsü
 5-Bilinç bulanıklıgı ile seyreden bazı nörolojik hastalıklar
 6-Yabancı cisim aspirasyonu
 7-Alkolizm ve ya madde bagımlılıgı
  Pnömoni ya hasta kişiden saglam kişiye,ya da insanın kendi vücutundakı mikroplerın akcigerlere ulaşmasıyla oluşa biliyor.
  Pnömoni genelde üst solunum yolu enfeksyonlarını takiben başlar,2-3 gün süren yüksek ateş,üşüme,titreme,halsizlik,öksürme,balgam çıkarma,solunumla birlikte gögüs üzerinde hissedilen batıcı tarzda agrı,hızlı nefes alıp verme ile devam eder.Hastalık ciddi duruma ulaştıgında nefes darlıgı ortaya çıkar.Hastanın şikayetleri,fizik müayene bulguları,kan analiz sonuçları doktorun pnömoni teşhisi koymasına yardımcı oluyor.Hastalıgın ciddiyet durumuna göre doktor hastanın evde ve ya hastanede tedavisini sürdürüp sürdüremeyecegine karar verir.Pnömonili hastalarda hemen uygun antibiyotik tedavisine başlanması gerekiyor.
  Sevgiyle ve saglıkla kalın...

12 Aralık 2014 Cuma

Güclü hafıza için...


  Hafıza bilgiyi depolama,saklama ve sonrasında geri çagırma yetenegi olarak tanımlanıyor.Hafıza aşamalarını şöyle sıralaya biliriz:
 1-Kodlama ve kaydetme,yani alınan bilginin işlenmesi ve birleştirilmesi
 2-Depolama,yani alınan bilginin kaydının oluşturulması
 3-Geri çagrılma ve hatırlama,yani aktivite ve ya herhangi bir ipucunun bilgiyi depodan geri çagırması ve hatırlatması
  Yaşam boyu ögrendigimiz her şey beynimizdeki nöronlar arasındakı elektriksel ve kimyasal harflerle yazılıdır.İnsan beyni kütüphaneden faklı olmayan bir dosyalama sistemi gibi çalışıyor.Bütün bilgiler ayrı ayrı dosyalar şeklinde depolanmış,sık kullandıklarımız daha önde,ara sıra kullandıklarımız daha geride ...Bazı dosyaları tamaamlanmış kabul ederek kapatırsak oraya artık veri yükleyemeyiz.Bu genelde degişimi sevmeyen insanlar için geçerlidir,hep aynı kalır,mevcutla yetinirler.
  Aslında insanı insan yapan hafızasındakı bilgilerdir...Peki bizim için çok degerli olan bu hafızamızı korumak için neler yapmalıyız?
  Uzmanlara göre,beyin fonksyonlarının zayıflamasının beyin hücrelerinin miktarının azalması ile bir ilgisi yoktur.Hafıza için önemli olan hücreler arasındakı baglantıların iyi çalışmasıdır.Beyin fonksyonlarının zayıflamasını önlemek için beyni sürekli çalıştırmak gereklidir.Bu da hücreler arasındakı iletişimi sürekli canlı tutmaya yardımçı olacaktır.Monoton bir yaşantı beynin birinci düşmanıdır.Farklı şeylerle ugraşmak,her gün bir şeyler ögrenme gayreti içinde olmak beynimizi canlı tutmaya yardımçı olacaktır.
  Kaliteli bir hafıza için gereken unsurları sıralarsak:
 -Beynimizi güclü tutmak istiyorsak biligileri 5N1K kuralına göre beynimize yazmalıyız."Kim,ne,nerede,ne zaman,niçin,nasıl"kuralına göre beynimize yazılan bilgiler,beş duyu ile beyne kayd edildiginden kolay unutulmaz ve hemen hatırlanabilir.
 -Ögrenirken iyi konsantre olmak çok önemli.Dikkat edilmeden dinlenen biligiler kuma yazılmış gibidir,hemen silinir.
 -Ögrenilen bilileri önemsedigimiz zaman unutulması daha zor olacaktır.
 -Akılda tutma teknikleri de güclü hafıza için çok önemlidir.
 -Ögrenirken duygusal boyut da çok önemli...
 -Unutmamak için not etmek çok önemli...
 -Hafızamızı canlı tutmak için tekrar çok önemli...
 -Kaliteli bir hafıza için uyku da çok önemli.Uykunun RM döneminde beyin aktif çalışır,bilgi işlem ve arşivleme yapar.
 -Kaliteli bir hafıza için kaliteli beslenmeye de ihtiyacımız var.B grubu vitaminler,E vitamini,folik asit,demir,omega3 yagları,A ve K vitamini beynimiz için çok önemlidir.B grubu vitaminler ve E vitamini beynimizi serbest radikallerin etkisinden koruyor.
 Omega 3 beyin fonksyonlarında önemli bir role sahiptir,davranış ve bilişsel olaylarda etkilidir.Eksikliginde dikkat eksikligi,depresyon ve ögrenme bozuklugu oluşuyor.
 Su da beynimiz için çok önemlidir.Susuzluk beyinde kortizol denen bir hormon salgılanmasına neden oluyor.Bu hormondakı artış beynin depolama alanının küçülmesine ve dolayısıyla hafızanın azalmasına neden oluyor.
  Bu kadar... Sevgiyle ve saglıkla kalın...

11 Aralık 2014 Perşembe

Çocuklarda tırnak yeme alışkanlıgı


  Tırnak yeme çocuklarda en sık rastlanan davranış bozukluklarından biridir.Çocukların yaklaşık üçte birinde farklı yaş dönemlerinde tırnak yeme alışkanlıgı görülmektedir.Aslında tırnak yeme alışkanlıgını yaş dönemi olarak ayırırsak,2 gruba ayıra biliriz:
 1-Erken çocukluk dönemi(3-5 yaş)
 2-Okul dönemi
  Erken çocukluk dönemindeki tırnak yeme alışkanlıgının nedenlerini aşagıdakı gibi sıralaya biliriz:
 1-Özgüven eksikligi
 2-Kendini iyi ifade edememesi sonucunda ortaya çıkan öfkenin bastırılması
 3-Çocugun korku ve kaygıları
 4-Çocugun aile içinde otoriter bir egitimle bastırılması
 5-Aile içinde yaşanan anlaşmazlıklar ve problemler
 6-Kardeş kıskanclıgı ve ya başka bir şekilde kendini gösteren kıskanclık
 7-Çocugun sevgi eksikligi hiss etmesi
 8-İlgi eksikliginden dolayı çocugun kendini yalnız hissetmesi
  Okul dönemindeki çocuklarda ise daha farklı nedenler sıralaya biliriz:
 1-Ailede ve okulda sürekli mükemmel olamama korkusu
 2-Ögretmen tarafında cezalandırılma korkusu
 3-Sosyal ortamda yaşanan problemler
 4-Başarısız olma korkusu
 5-Okul ve ya ev degiştirmek
  2 yaşında bir çocukta tırnak yeme alışkanlıgı çok nadiren de olsa olabiliyor.2 yaşında bir çocuk tırnagını yiyorsa bunun bir nedeni ola bilir ve ya olmayabilir.Genelde bir nedeni yoktur.Bu yaş çocuklar meraktan ve ya sıkıntıdan bir süre yapa bilirler.Altını çiziyorum"bir süre"...Çünki bu yaş çocuklar bazı alışkanlıkları edinir ve kısa sürede unuta bilirler.Bu yaş grubundakı bu alışkanlıklar genellikle bilinçsiztir.
  3-5 yaş grubunda ise,yani erken çocukluk döneminde ise yukarıda sıraladıgız nedenlere baglı olarak ortaya çıkabilir.Bu konuda biz ebeveynler neler yapabiliriz?
 -İlk önce bu davranışı ortaya çıkaran nedeni bulup ortadan kaldırmalıyız...
 -Davranış kalıplaşmadan müdahele edersek daha başarılı oluruz...
 -Çocuga duygu ve düşüncelerini daha rahat ifade edebilecekleri bir ortam saglaya biliriz...
 -Çocugun korku ve kaygılarını bizimle paylaşa bilecekleri bir ortam saglaya biliriz...
 -Çocuklaro korku ve kaygı yaratan ortamlardan uzak tuta biliriz...
 -Çocuk bu davranışı ilgi çekmek için yiyorsa tırnak yedigi sırada onu görmezden gele biliriz...
 -Çocuk tırnak yedigi sırada dikkatini farklı bir yöne çeke biliriz...
 -Çocukla bir yetişkin gibi konuşarak tırnak yemenin iyi bir davranış olmadıgını,böyle tırnakların hoş görünmedigini,tırnklarını yemezse onların daha bakımlı olabilecegini anlata biliriz...
 -Çocugumuza tırnak bakımının önemini anlata biliriz...
 -Çocugumuza bunu yapmamasını sık sık hatırlata biliriz...
  Bazı annelerin yaptıgı acı sürmek,oje sürmek gibi önlemler çok yanlıştır ve sonuç alınamaz.Bu önlemler çocugu daha da üzerek onu inatçı hale getirebilir.Her zaman söyledigim gibi sevginin ve ilginin çözemeyecegi bir sorun yoktur bence...
 Bu kadar...Umarım bilgilendirici olmuştur...

10 Aralık 2014 Çarşamba

Hesap günü

Merhabalar.Hiç hesap gününü düşündünüzmü?
  Hiç süphesiz vakti geldiginde Yüce Mevla(cc)tarafında hesaba çekilecegiz.Zerre kadar da olsa yapılan her iyilik ve kötülük karşılıgını bulacak.O büyük hesaptan önce,bu dünyada kendimizi hesaba çeksek nasıl olur?
  İslam alimlerinden Şibli Hazretleri,cemaatiyle birlikte sohbet ederken daima,"Hesaba çekilmeden önce dünyada kendinizi hesaba çekin!"şeklinde uyarırmış etrafındakileri.Her ddersine,her vaazına bu cümleyle başlayan Şibli Hazretlerine bir gün birirsi,"Her konuşma başında'Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekin!'diye konuşuyorsunuz.Biz burada kendimizi hesaba çekersek,sanki ahirette bir daha hesaba çekilmeyecekmiyiz?"diye sorar.Şiblinin cevabı şöyle olur:"Evet,burada kendini hesaba çekerek yaşayan,orada hesaba çekilmeyebilir.Buradakı hesabı kafi görülebilir.Efendimiz(sas)'Hasibi kable en tühasebu!'buyurmuştur.Yani hesaba çekilmeden önce kendini hesaba çek!"
  Cevabı alan kişi,Şibli Hazretlerinin söyledigi bu sözü kendine düstur edinir,her an kendini hesaba çekerek tertemiz bir hayat yaşamaya başlar.İbadetlerini büyük bir dikkatle yerine getirir.Günahlardan kaçınmaya elinden geldigince gayret eder.Kısacası ahirette hesabını vereneyecegi şeyleri dünyada yapmamaya gayret eder.Hal böyleyken bir gece rüyasında hocasını görür.Şibli Hazretleri,bindigi beyaz bir atla göklere dogru uçub gitmektedir.Peşinden seslenir:"Dur!Ne olur birazcık dur da ben de geleyim seninle!"Hocasını cevabı şöyle olur:"Ben bu hapishaneden yeni kurtuldum,bi daha beklermiyim burada!"
  Gördügü rüyanın manasıonı ögrenmek için sabah kalkar kalkmaz hocasını ziyarete giden talebe kapıdakı cenazeyi görünce,onun Hakka kavuştugunu anlar.Hocasını rüyasında görmeyi gönülden diler.Dua ile yatagına uzanır,rüyasında hocasını karşısında bulur.İlk sorusu,hep merak ettigi konudan gelir:"Dünyada kendini hesaba çekerek yaşadın,orada hesaptan kurtuldunmu?"Cevap şöyle olur:"Melekler beni hesaba çekmek için karşıma gecti.Konuşmaya başladık.Bu sırada Rabbimden hitab geldi'O kuluma hesap sormayınız.Çünki hayatta iken hesabını kendisi yaptı.Buraya tertemiz bir amel defteriyle geldi.'Bu hitaptan sonra melekler kayboldu".Ardından Şibli Hazretleri talebesine şöyle söyler:"Burada hesaba çekilmek istemiyorsan,kendini orada hesaba çekmeyi ihmal etme.Hesabını veremeyeceginiz işlerle buraya gelmeyin."
  Evet...Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşarken,işlenen günahlar üzerine tefekkür etmezken,bu günahlarala kendi içimizde bu mühasebeye girişmezken nasıl olacak bu iş???O halde ölüm gelmeden ölmeli...Ömür muhasebesini dünyadayken yapmalıyız.............

9 Aralık 2014 Salı

Hayal ve Gerçek


  Hayal kurmayı severmisiniz?Ben çok severim...Hani diyorlar ya her insanın yapabilecekleri kapasitesi ile orantılıdır...Kapasitemiz ile nasıl işler,ne büyüklükte işler yapabilecegimizin sınırını ise hayallerimiz belirler...
  Biz hayallerimiz kadar işler başarırız..."En fazla iş başaranlar en çok hayal kuranlar olabilir"diyor Stephen Leacock...Evet,büyük işleri başaranlar hep büyük hayalleri olanlar olmuştur.Çünki her hayal gerçek için bir adım atmaktır.Ne alakası var diye soracak olursanız ben şöyle cevap veririm;Hayaller insanı motive eder...Bir hayal kurdugunuzda onu hayata geçirmek için çabalarsınız,ona ulaşmak için bütün güclerinizi seferber edersiniz...Eger hayalleriniz çok büyükse onunla yatar,onunla kalkarsınız...Aklınızda "o",fikrinizde "o" olur...Ve bu hayalin gerçekleşmesini çok istediginiz için farkında olmadan dua edersiniz...Hem istek,hem çaba,hem de dua sonunda bu hayalin gerçek olmasını saglar...
  Hayal kurmak,düş gücü çok önemlidir.Bir insan çok bilgilere sahip olabilir,ama hayalleri yoksa bu bilgilerinerede kullanabilecegi fikrine sahip olmayacaktır.Örnegin,fransız yazarı Jules Verne güclü düş gücüne sahip bir insandı...1828-1905 yıllarında yaşamış bir yazar...Dünya buhar gemileri ile ilk kez onun romanları sayesinde tanışmıştı..."Dünyadan Aya","Ayın çevresinde seyahet","Balonla beş hafta","Dünyanın merkezine seyahat","Denizler altında bin fersah" ve bir çok başka romanları bilimsel buluşlara ilham kaynagı olmuştur...
  Hayatımızda büyük şeylerin gerçekleşmesini istiyor isek önce düş gücümüzü kullanarak buna zemin oluşturmamız gerekir."Hayallerimiz bir şeyleri ekip biçecegimiz tarlamızdır."diye okumuştum bir yazıda...Ve bu tarlanın büyüklügünü,bu tarlada neler yetiştirecegimizi sadece biz belirleriz,bizi kimse sınırlayamaz...Bize engel koyulabilir,hayallemize asla...

4 Aralık 2014 Perşembe

Bronşiolit


  Havaların soguması ile birlikte solunum yolu enfeksiyonlarında artış görülmektedir.Solunum yolu enfeksiyonları arasında çocuklarda daha sık bronşiolit vakaları rastlanmaktadır.Nedir bronşiyolit?
  Bronşiolit akcigerde küçük hava yollarının iltihabi hastalıgıdır.Bronşiolite sebep olan mikroorganizmalar genelde virüslerdir.Bronşiolit de soguk algınlıgı gibi hafif öksürük,burun akıntısı,hafif ateşle başlar.Önce hafif başlayan öksürük giderek şiddetlenir ve hırıltılı solunum ortaya çıkar.Bazı hastalarda daha da agırlaşa bilir ve nefes darlıgı,kalp hızının artması,burun kanatlarının solunuma eşlik etmesi,nefes alıp verirken kaburga aralıklaında çökme ortaya çıkabilir.Soluk alıp vermede sıkıntı oldugu için bebekte huzursuzluk ortaya çıkar ve dolayısıyla beslenme engellenir.
  Bronşiolitin etkeni genelde virüsler oldugu için antibiyotik kullanılmamalıdır.Sadece destekleyici tedavi uygulanmalıdır.Aynı zamanda nemli oksijen tedavisi ve solunum sıkıntısını gidermek için bronş genişletici ilaçlar,sekresyon(balgam) varsa balgamı yumuşatıp atılımını kolaylaştıran ilaçlar ve sıvı kaybını önlemek için sıvı tedavisi uygulanmalıdır.
  Bronşiolite ek olarak orta kulak iltihabı ve ya başka bir enfeksiyon varsa antibiyotik kullanımı önerilir...
  Saglıkla kalın...