topbella

30 Eylül 2014 Salı

Anne ve bebek


  Anne-bebek konusu annenin bebek bekledigini ögrenmesile başlar.Anne çocugunu düşünmeye başlar.Elini karnına koyarak onunla konuşmaya çalışır.Bazıları ismini bile koyar ve ismile sevmeye başlar.Bebegin kıpırdamaya başlaması ile bu bag da derinleşir.Bebeginin her kıprdayışında mutlu olur anne...Bebek kıpırdamadıgı zamanlarda rahatsız olmaya,özlemeye başlar.
  Çocugun dogumu ile anne-bebek bagı daha farklı bir boyut kazanır.O yüzden çocugun dogumunu takip eden ilk saatler insan hayatında oldugca önemli bir yer tutuyor.Çünki bu ilk saatlerde anne ve bebek arasında kopması zor olan"manyetik bag"oluşmaktadır."Güven bagı"denilen bu bagın oluşması açısından dogumdan sonrakı ilk saatler çok önemlidir.
 Dogumu takip eden ilk dakikalarda anne beynindeki "hipofiz"adlı salgı bezinden salgılanan "prolaktin"hormonu,anneyi aşırı derecede duyarlı hale getirir.İşte bu aşırı duyarlı hali ile anne bebegi ile ilgili her şeyi bilincaltına kaydeder.Bebegin ilk aglaması,ilk kucagına aldıgı zaman hissettikleri,bebegin kokusu,yumuşaklıgı anne zihninde yer alır.Bu nedenle bebegin ilk dakikada anne kucagına verilmesi ve anne ile bebek arasında duygusal alışverişin yaşanması çok önemlidir.Bu duygusal alışveriş o kadar güclüdür ki;eger anne daha sonra bebegini kaybederse ve uzun yıllar görmese çocuk büyüdükten sonra bile tekrar görse bu çocugun kendi çocugu oldugunu hissedebilir...
  Nasılki anne,bebeginin bütün bilgilerini bilincaltına kaydetmekte ise,bebek de annesinin kokusunu alması ve sesini duyması ile güven duygusunu oluşturmaya başlar.Çocuk anneye güvendigi kadar hayata güven duyacaktır.Anneden ihmale ugradıgı kadar hayata güvensizlik duyacaktır.Eger dogumu takip eden ilk dakikalarda anne bebegini kucagına almazsa bebek ile anne arasında gerçekleşecek ruh uyumunda zedelenme meydana gelir.Anne ile bebek arasındakı bu bag fıtridir,yani annenin bu bagı oluşturmak için özel çaba sarf etmesine gerek yoktur.Anne,sadece annelik yaparak bu bagı oluştura bilir.Örnegin,çocugun ihtiyacı olan sütü ona vererek bu bagı derinleştire bilir.Çünki anne sütü çocuk için sadece bir gıda degil.Aynı zamanda annesinin gögsüne yatan ve sütünü yutumlayan çocuk huzur da yudumlar...İçindeki korkuları,huzursuzlugu ve heyecanı sakinleştirir...Zaten çocuk sadece acıktıgı zaman degil,hasta oldugu,korktugu zamanlarda da annesinin gögsüne sıgınır.Annesinin gögsüne sıgınmak,onun kalp atışlarını dinlemek çocuga huzur verir.Çünki bebegin henüz anne karnındayken ilk duydugu "müzik"annesinin kalp atışlarıdır.
  Bu yüzden çocugun anne sütü ile beslenmesi,ilk zamanlarda sık sık kucaga alınması,gögüse yatırılması çocugun ruhi gelişimi açısından çok önemlidir.Ancak bazı büyüklerin ve günümüz annelerinin "çocuk anneye bagımlı hale gelir","benim de bir hayatım var","işlerimi nasıl yapayım"anlayışından dolayı bazı çocuklar annesinin gögsüne yatamamakta,onu koklayamamakta,korkularının tesellisini annesinde bulamamakta ve sonuçta anne- bebek bagı kopmakta,çocuklar katılaşmakta ve vicdansız nesiller yetişmektedir...

29 Eylül 2014 Pazartesi

Çocuk ve oyuncak


  Oyuncak dedigimizde oynayıp eglenemye yarayan her şey gelir aklımıza.Çocuk gelişimi açısından düşündügümüzde ise oyuncak sadece eglenmeye ve oyalanmaya yarayan bir malzeme degil.Oyuncak çocugun zihinsel fonksyonlarını geliştiren,beden gelişimini destekleyen bir araçtır,düş dünyası ile gerçek dünya arasındakı köprüdür.Çocuklar oyuncaklarla oynarken yaratıcılıkları,hayal gücleri,liderlik yetenekleri,sorun çözme yetenekleri ve hatta tamirçilik yetenekleri gelişiyor.
 -Oyuncakları ile oynayan çocuk oyun kuruyor,yani önce senaryoyu düşünüyor.Bu yaratıcılıgını ve hayal gücünü geliştiriyor.
 -Her oyuncaga belli bir görev veya rol veriyor.Bu, çocukta liderlik yetenegini geliştiriyor.
 -Oyun sırasında ortaya çıkan sorunları çözüyor.
 -Kırılan oyuncakları tamir ediyor.
  Oyuncak sadece çocugu kendi dünyasını kurmaya yöneltmekle kalmayıp,aynı zamanda anne ve babanın da bu farklı yaşama katılımlarını saglayan bir kapıdır.Beraber oyun oynayan anne-baba ve çocuk arasında gün içinde diger aktiviteler dışında iletişim oluşur.Bu, birbirilerini daha iyi anlamalarını saglıyor.
  Hem normal çocukların,hemde zihinsel sorunları olan çocukların gelişiminde oyuncaklar çok önemli.Zihinsel problemli çocukların mental ve duygusal gelişim geriliyi nedenile yetersiz olan iletişim yetenegini artırmak için sesli ve renkli oyuncaklar kullanılmalıdır.
  Ben de Yuşa Selimin egitiminde bu tür oyuncaklar kullanıyorum.
  Yuşanın çok sevdigi müzikli uykucu ayıcıgı...
                          


  Annesi yoruldugu zaman hikaye anlatan ayıcıgı...
                          


  Şarkı söyleyen kurbagaları...


  Saat evi...


  Işıklı ve müzikli davulu...


  Havlayan köpegi...


  Vak vak ördegi...


  Çocuklarımızla iyi vakitler geçirmemiz dilegile...

Güzellik maskesi


 Bu gün size yüzünüzü güzelleştiricek maske tarifi vericem.Bu maskeyi haftada bir kere yapmaya çalışıyorum.Maske biraz ugraştırıcı olmasına ragmen yapmanızı tavsiye ediyorum.Çünki sonuç mükemmel...
  1-Önce yumurtanın beyazını bir kaseye koyun ve bir tutam karbonatla köpürene kadar çırpın
 2-Sonra yüzünüzü yıkayıp kurulayın.
 3-Bir havlu kagıtdan 3-4 yaprak ayırıp küçük parçalar halinde koparın.
 4-Sonra yumurta karışımını yüzünüze sürün ve sürdükce kagıt parçalarını yapıştırın.Gözleriniz ve gözaltlarınız ve tabiki dudaklarınız açık kalsın.
 5-Bir kat yapıştırdıktan sonra bir kere daha yumurta karışımı sürün ve tekrar kagıt parçaları yapıştırın(Ben genelde üç kat yapıyorum).
 6-Sonra yüzünüz kuruyana kadar bekleyin.
 7-Tamamen sertleşdikten sonra çıkarın.
 Bu maske burun-çene bantlarının etkisini yapıyor.Yüzünüze tazelik veriyor.Aynı zamanda çogumuzun korkulu rüyası siyah noktalardan temizliyor.Bir de yumurta beyazının kırışıklıkları düzeltme etkisini de unutmayalım...

28 Eylül 2014 Pazar

Duygusal mı,rasyonel mi?


 Bazı insanlar karar alırken fazla duygusal davranıyorlar;bazıları da fazla rasyonel.Olan bitene bakıp duygusal anlam yükleyen insanlar,kararı da bu duygusal degerlendirmeye dayalı olarak veriyorlar.Bu karar ise birçok örnekte dogru olmuyor.Mekanik bir degerlendirme yaparak karar alan insanlar da,aldıkları kararın duygusal sonuçları üstünde düşünmüyorlar.
  Aldıkları karar birçok insanı duygusal açıdan yıkan bir karar olabiliyor.Kadınlarla ilgili yapılan bir genelleme vardır,duygusaldır diye.Bu genelleme her kadın için geçerli olmasa da,genellemeyi dogrulayan örnekler bulunmaktadır.Ne var ki,tek duygusal olan insanlar kadınlar degildir,erkekler de birçok örnekte duygusal karar alabilmektedir.
 Mühendisler için yapılan genelleme de ,mekanik bir şekilde düşünen mühendislerin rasyonel ve düz mantıga egilimli olmasıdır. Bununla birlikte duygusal degerlendirme yapar.Önemli olan bir karar alırken,tamamen duygulara dayalı ya da tamamen mantıga dayalı bir karar almak degil,duyguları da makul ölçüde göz önüne alan mantıklı bir karar almaktır.Bununla birlikte hayatımızdakı işleri halletmek için duygusal ve rasyonel olmak için bir yüzdelik hesap kullansak,yüzde 51 mantıklı,yüzde 49 duygusal olmak uygun olabilir.
  Duygusal bir insan olarak bundan sonrakı kararlarımda bunları dikkate almam lazım...

26 Eylül 2014 Cuma

Çocuklarda ayak şekli bozuklukları

Merhaba sevgili anneler.Bu gün bazılarımızı rahatsız eden problemlerden biri olan çocuklarımızdakı ayak şekli bozuklukları ve bununla birlikte görülen yürüme bozuklukları hakkında yazmak istiyorum. 
  Çocuklarda düz taban-pes planus,çukur taban-pes kavus,içe basma-valgus mediotarsien gibi ayak şekli bozuklukları rastlanmaktadır.
 Düz tabanlık en sık rastlanan ayak şekli bozukluğudur.Ayak alt yüzü normalde yere düz olarak basmaz ayak iç yanında kavis oluşur ve bu kısım yüksekte kalır.Ayak,yere baş parmak kökü,topuk ve ayak dış yanıyla basar.Düz tabanlık ayağın iç kısmındakı bu kavisin bozulması ve ayağın iç kısmının da yere basması durumudur.Küçük çocuklarda ayak tabanındakı yag dokusu nedeniyle ayak yere düz olarak basar.3 yaşından itibaren bu yağ dokusu kaybolmaya başlar.Bu durumda yapılan bir değerlendirme ile tanı konula bilir.
 Çukur taban düz tabanlığın aksine ayak iç yanındakı kavisin daha yüksek olmasıdır.Bu çocuklarda sık düşmelere neden ola bilir. İçe basma sorunu olan çocuklarda değişik şikayetler görülmektedir.
 -genelde doğuştan ola bilen içe basma probleminde ayaktakı tarak kemiklerinden başlayarak ayak içe dönük olmaktadır.
 -çocuklarda tamamen içe doğru dönük basma mevcuttur.Ayak görünüm olarak normaldir.Bu çocuklarda görülebilecek tipik özellik diz üstü oturarak ayakları kolayca yanlara açabilmektir.
-çocuklarda olan düz tabanlık da ayak iç yanında kavisin olmaması nedeniyle içe basmaya neden olabilir.
Çocukluk çağlarında en sık görülen sorunlardan biri de parmak ucunda yürümektir.Tanısı çok kolay konulmasına rağmen nedeninin araştırılması önemlidir.Normalde 3 yaş civarında artık topuk temasının olması gerekir.Bu yaşta da parmak ucuna basmaya devam eden çocuklar mutlaka değerlendirilmelidir.Bu tür çocuklarada ayak bileğini yukarı doğru çekerek güclendirme egzersizleri yapılabilir.
 Benim oglum Yuşa Selimde de ayağı içe basma ve ayak parmakları ucuna basma sorunları var.Ben ayak bileği egzersileri ve ortopedik tabanlık kullanımyla sorunu çözmeye çalışıyorum.Siz de bu egzersileri çocuğunuza yaptıra bilirsiniz:
-ayak ön kısmını içeri doğru çekiniz
 -ayak ön kısmını dışa doğru çekiniz
 -ayak bilegini yukarı doğru çekiniz
 -egzersiz lastigi kullanarak ayak bilegini çalıştıra bilirsiniz. Ortopedik ayakkabı da kullana bilirsiniz.Ayak ayakkabının içinde yanlış basmaktan kurtuluyor.Bu da ayağın normal gelişim sağlamasına neden oluyor.
 İşte Yuşa Selimin yeni ortopedik ayakkabıları
                                                     

24 Eylül 2014 Çarşamba

İçimizdeki engeller

Merhabalar.Bu gün belki de hepimizi zaman zaman düşündüren bir konu hakkında yazı paylaşcam sizinle...
 Hayatta korkuları olmayan canlı yoktur benim fikrimce.Ancak bir şeyden eminim ki bu korkuları çok istersek yenebiliriz.Bu korkuları yendigimiz zaman büyük degişiklikler yaşayacagımızı bilidigimiz halde korkuyoruz.Neden?Çünki bu korkuları tekbaşına yenmemiz lazım...Korkulara sahip insan ya katılaşır ve eylem yapmaktan kaçınır,ya da dengesizleşir ve panik yapar.Psikolojik olarak olumsuzlaşır ve negatifleşir,asabi olur.
 Bu gün bu konuyla ilgili bir hikaye okudum.Hikaye korkuları yenmemeize yardımcı olabilecek ipucları veriyor.
 Bilge,küçük bir gölün kenarında oturmuş tefekkür ediyordu.O sırada bir köpegin tuhaf hareketleri dikkatini çekti.Çok susamış oldugu belli olan köpek gölün kenarına kadar geliyor,tam su içecekken kaçıp gidiyordu.Köpegi dikkatle takip eden bilge,onun suyun üzerinde gördügü kendi aksinden korkup kaçtıgını ve susuzlugunu bir türlü gideremedigini anladı.
 Köpek sonunda susuzluga dayanamayıp göle atladı ve kana kana su içti.Bilge o sırada yanında oturmakta olan arkadaşına dönüp şöyle dedi:"Bu basit gibi görünen olaydan ne des çıkardım biliyormusun?Bir insanın gayesi ile engeli çogu zaman kendi içinde büyüttügü korkular ve vehimlerdir.Yani,kişi kendi engelini kendisini kurar.Ancak bu engeli,yani kendisini,aştıgında gayesine ulaşabilir."
 Bilge biraz daha düşündükten sonra şunları ekledi:"Belki de bir diger ders bunda daha önemlidir:İnsan ne kadar biligili olursa olsun,susamış köpekten bile bir şeyler ögrene bilir." Bu hikayede köpek kendi korkusunu susuzluga dayanamayıp düşmanı ile mücadeleyi göze alarak yendi.Yenmek bir eylem halidir.Yüzleşmeyi ve mücadele etmeyi kapsar.
 Korkuları yenmede önemli olan bir nokta da sonuça odaklanmamaktır.Mesela,kariyer isteyen birisi sınava girmekten,sınavı geçememesinden korkuyor.Burada önemli olan yönteme odaklanmaktır.Sonuç arkasından gelecektir.
 İçimizdeki engelleri ve korkuları yenmek ve gayemize ulaşmak dilegile...

22 Eylül 2014 Pazartesi

Beyaz çantamı nasıl temizledim???


Havalar sogumaya başladı...Ben de her kes gibi yazlıkları kaldırmaya hazırlıyorum.Hepimiz yazın beyaz kiyafet giymeyi ve beyaz çanta kullanmayı çok severiz.Bir de beyaz çantaların temizligi olmasa..."Beyaz çantalarımı nasıl temizleye bilirim"deye düşünürken araştırma yapmaya karar verdim.Yabancı ve yerli siteleri araştırdım...Buldugum yöntemleri denedim... ve sonunda en başarılı olan yöntemi buldum...Haydi okuyun...
 -4 tatlı kaşıgı karbonat
 -orta boy limon
 -3tatlı kaşıgı da su
malzemeleri karıştırıyorum.yumuşak temizlik bezini bu karışımda ıslatıp çantamı siliyorum.Çanta gerçekten temizleniyor.Siz bu karışımı istediginiz miktarda yapa bilirsiniz....kolay gelsin...

17 Eylül 2014 Çarşamba

Parfüm ve parfümeri malzemeleri abdesti bozarmı?

Merhaba arkadaşlar.Kolonya ve parfüm abdesti bozarmı sorusu zaman zaman hepimizi düşündüren sorulardan biridir bence...Bu konuyla ilgili bir yazı buldum ve çok sevindim... Sizin de ögrenmek isteyeceginizi düşünerek paylaşmaya karar verdim...
Kuran-ı Kerimde Maide suresinde şarabın pis oldugu bildiriliyor.Hanefi mezhebine göre,şaraptan başka sarhoşluk verici alkollü maddelerin içilmesi haram olmakla birlikte bunların tıpkı şarap gibi necis olup olmadıkları konusunda farklı görüşler ileri sürülmüş.İmam Ebu Hanife,şarap ve üzümden yapılanların dışındakı alkollü içkilerin bir dirhemden(avuç içi kadar)fazlasının elbiseye bulaşması halinde namaza engel olmayacagını söylemiş.Buna göre kolonya ve ispirto gibi şeylerin içilmesi haram ise de alınıp satılmaları ve kullanımları caiz görülmüş.Şafi mezhebine göre ise üzümden elde edilen şarap ile diger maddelerden elde edilen ve sarhoş edici nitelikte olan alkollü içkilerle kolonya arasında fark yok.Bunlar da şarap gibi necis ve haram kılınmış.Bulaştıkları yerin yıkanması gerekiyor.Esans,parfüm ve benzeri şeyleri kullanıma elverişli hale getirebilmek için bunlara katılan az miktarda katkı maddeleri necis olsalar bile görmezden gelinebilecek ve affedilecek necasetlerden sayılmış.Kısacası;parfüm ve parfümeri malzemeleri abdesti bozmuyor...
Parfüm kullanmayı seven birisi olarak bu yazı beni çok mutlu etti...

11 Eylül 2014 Perşembe

Beş dakika

Merhabalar.Bu gün duygulanmama neden olan bir hikaye okudum.Sizi de duygulandırmak istiyorum Ne dersiniz?
 Bir gün parkta bir birini tanımayan orta yaşlı bir kadınla bir erkek oturuyordu.Kadın kırmızı kazaklı çocugu göstererek 'oradan aşagı kayan çocuk benim oglum'dedi.
"Yakışıklı bir oglunuz var "dedi adam"şu bisiklete binen beyaz elbiseli de benim kızım"diye devam etti.Adam sonra saatine baktı ve kızına seslendi"ne dersin Kübra ,artık gidelimmi?"Kübra"sadece beş dakika baba,sadece bir beş dakika daha"diye yalvardı.Adam başını salladı ve Kübra doya doya bisiklet sürmeye devam etti.Beş dakika daha geçti.Adam tekrar kızını çagırdı:"Hadi kızım artık gitme zamanı geldi'.Kübra tekrar"bir beş dakika daha'diye yalvardı.Adam gülümsedi ve oturarak "tamam"dedi. .Kadın"kesinlikle çok sabırlı bir babasınız"dedi.Adam durdu,gülümsedi ve sonra dedi:"Geçen yıl abisi Ahmet burada bisiklet sürerken sarhoş bir sürücü tarafından ezildi.Ahmetle hiç bir zaman yeteri kadar zaman grçirememiştim.Halbuki şimdi Ahmetle beş dakika daha birlikte olmak için neleri vermezdim.Kübrada aynı hatayı yapmamak için kendime söz verdim.Kübra her defasında beş dakikasının daha oldugunu düşünerek mutlu oluyor.Ben de onun beş dakika daha mutlu oldugunu görerek mutlu oluyorum."
Hayatınızı öncelikleriniz belirlemektedir.Şu soruyu mutlaka düşünün:"Hayatta sizin öncelikleriniz nelerdir?"Bu gün sevdikleriniz için beş dakikanızı daha ayırın.Buna kesinlikle deyer.
Bir anne olarak bu hikaye beni çok etkiledi.Çalışan bir anne olarak çocuklarımdan uzun zaman ayrı kalmak zorundayım.Eve yorgun gittigimde oglumun "anne benimle oynarmısın?" sorusuna"oglum çok yorgunum ,daha sonra oynayalım"diye cevap vermek zorundayım.Aslında her şey ne kadar boş ve sevdiklerimizle geçirdigimiz zamanlar ne keder degerli...
Sevdiklerimizle geçirdigimiz zamanların degerini anlamamız  dilegile...

10 Eylül 2014 Çarşamba

Yuşa Selimin fizik tedavi egzersizleri



Sevgili anneler.Önceki yazılarımdan oglum Yuşa Selimin cri du cat sendromlu(cri du chat) oldugunu ve bu sendroma baglı rahatsızlıklarının oldugunu artık biliyorsunuz.Yuşa Selim 30 ekimde 2 yaşını tamamlayacak.Desteksiz oturamama, emekleyememe ve yürüyememe sorunları yaşıyoruz.Nedeni ise doguştan olan hipotoni.Hipotoni nedir soracak olursanız ?Kasların kasılmaya karşı gösterdigi dirence tonus,degişik nedenlere baglı tonus azalmasına ise hipotoni denir.4 ayınadan itibaren fizik tedavi alıyoruz.Aynı zamanda evde kendim de bir takım egzersizler yaptırmaya çalışıyorum.
 - Merdiven çıkma egzersizi.Merdiven çıkma kalça ve diz eklemlerini,bacak kaslarını kuvvetlendiriyor.
 -Top havuzunda egzersiz.Topların arasında oturmaya çalışırken çocugun karın kasları çalışıyor.Toplar sürekli yer degiştirdiginden çocuk dengesini korumaya çalışırken,toplar arasından tırmanırken kaslarını çalıştırıyor.
 -Çömelme egzersizleri.Bacak ve kalça kasları çalışıyor.Çocugunuzun oyuncaklarını stratejik yerlere koyarak çömelerek almasını saglaya bilirsiniz.Dizlerinden hafifce destek vererek çömelmesine yardımcı olabilirsiniz.
 -Emekleme egzersizi.Yerde dizlerinin ve ellerinin üzerine yerleştirerek karşıdakı oyuncagı almaya teşfik edebilirsiniz
 -Sürünme egzersizi.Yine toplar ve rengli oyuncaklar yardımıyla yerde sürünmesin eyardımcı olabilirsiniz.Bu şekilde kol,bacak ve karın kaslarını çalıştıra bilirsiniz.



 -Pilates topuyla egzersiz yaptıra bilirsiniz.Çocuk top üzerinde dengesini korumaya çalışırken kaslarını çalıştırır.Ayaklarını yere koyarak topu ileri geri hareket ettirirken diz eklemini ve bacakları çalıştırabilirsiniz.
Şimdilik bu kadar...Her kese geçmiş olsun...

9 Eylül 2014 Salı

Saç maskesi

Merhaba arkadaşlar.Uzun zamandır ,aslında çok uzun zamandır(Yuşa Selimin dogumundan bu yana )nerdeyse 2 yıl olucak,saç dökülmesi sorunu ile karşı karşıyayım.Sıradan dökülmedir dedim,geçer dedim geçmedi.Yani bir günde 100 tane saç telinin kopması normal diyorlar ya ,benim saçlarımdan kopan her taradıgımda yüz taneydi .İlgilenmeye zaman da bulamıyordum.Durum vahimleşince el atmaya karar verdim.Ve daha önce denedigim , iyi sonuç aldıgım bir maskeyi kullanmaya karar verdim.Aslında maske çok basit.Aynı zamanda anında etkili bir maske…Kullanmak isteyen varmı?     İşte sizin için tarifi yazıyorum.
-2yumurta sarısı
-2 çorba kaşıgı zeytin yağı
-1 çorba kaşıgı badem yağı
-1 çorba kaşıgı bal
-2kapsül E vitamini
  Malzemeleri karıştırıyorum ve saçımın diplerine ve uçlarına masaj yaparak uyguluyorum.Saçımı toplayıp naylon poşetle örtüyorum,üzerinden de pamuk bir örtü ile sarıyorum.3-4 saat beklettikten sonra şampuanla yıkıyorum.Maske etkisini ilk kullanımdan gösteriyor.Hadi geçmiş olsun…

7 Eylül 2014 Pazar

Bir takvim yapragı hikayesi...

  Takvim yapraklarını okumayı çok severim.Bu gün de adetim üzere takvim yapragını yırttım ve arkasını okudum.Hikayeyi çok begendim.Sizlerle paylaşmak istedim.
   Kendi halinde bir tüccardı.Bir gün kumaşları gemiye yükledi.Endonezyaya gitti,oraya yerleşti.İşini orada devam ettirdi.Kumaşları kaliteliydi.Bir gün geç geldi iş yerine.Eleman iyi bir kar elde etmişti sattıgı malllardan.Merak etti,sordu:
  -Hangi kumaştan sattın?
  -Şu kumaştan efendim.
  -Metresini kaça verdin?
  -On akçeye.
  -Nasıl olur?diye hayret etti,'Beş akçelik kumaşı nasıl on akçeye satarsın?Bize hakkı geçmiştir adamcagızın.Görsen tanırmısın onu?'
   Eleman gitti,müşteriyi buldu,getirdi.Müşteri şaşırmıştı.Böyle bir durumla ilk kez karşılaşıyordu.
   'Ne demekti hakkını helal et?' Olay kısa sürede dilden dile dolaştı.Çok geçmeden kralın kulagına kadar vardı.Sonunda kral kumaş tüccarını saraya çagırdı.Kral sordu:
  'Sizin yaptıgınız bu davranışı daha önce ne duyduk,ne de gördük.Bunun aslı nedir?' 'Ben ,'dedi tüccar,'bir Müslümanım.İslam dini böyle emreder.Müşterinin bana hakkı geçmişti.Dolayısıyla kazancıma haram girmişti.Ben sadece bir yanlışı düzelttim'.
  Kral'İslam nedir,Müslümanlık nedir?'gibi peşpeşe sorular sordu.Birer birer soruları cevapladı.Kral ilk defa duyuyordu böyle bir dinin varlıgını.Fazla zaman geçirmeden kral İslamı kabul etti.Daha sonra kısa süre içinde de halk müslüman oldu.
  250 milyonluk nüfuza sahip olan bugünkü Endonezyanın Müslüman olmasındakı sır beş akçelik kumaştı.Yapılan tek şey vardı sadece:İnandıgı gibi yaşamak,sahip oldugu güzellikleri çevresiyle paylaşmaktı.Asıl etkili olan söz degil,hal diliydi.

6 Eylül 2014 Cumartesi

Pozitif düşünce

  Her zaman pozitif düşüncenin gücüne inanmışımdır.Bu gün pozitif düşünmenin yararı ile ilgili bir yazıyı sizinle paylaşmak istiyorum.
  Bir şeyin imkansız olduguna inanırsanız;aklınız bunun neden imkansız oldugunu size ispatlamak üzere çalışmaya başlar.
  Ama bir şeyi yapabileceginize inandıgınızda,aklınız yapmak üzere çözümler bulma konusunda size yardım etmek için çalışmaya başlar.
 Oyüzden düşüncelerinize dikkat edin! Mevlananın da pozitif düşünce ile ilgili sözleri çok güzel...
                   Kardeşim sen düşünceden ibaretsin
                  Geriye kalan et ve kemiksin
                  Gül düşünürsün,gülistan olursun
                  Diken düşünürsün dikenlik olursun
Dogada ve evrende her şey karşılıklı etkileşim halindedir.Zihnimizle bedenimiz arasında da böyle bir etkileşim vardır.Zihindeki olumlu düşünceler bedende bir takım olumlu sonuçler yaratıyor.Mutlu insanlarda endorfin denilen bir çeşit dogal morfin salgılanıyor.Endorfin bildigimiz morfinden yüz kat daha güclüdür.İnsana mutluluk hissi veriyor.İnsanlar ne kadar mutlu oluyorlarsa bagışıklık sistemleri de o kadar güclü oluyor.İşte pozitif düşüncenin gücü...

5 Eylül 2014 Cuma

Cri du cat ve oglum

Merhabalar.Daha önceki yazılarımdan birinde olgumun cri du cat sendromlu oldugunu yazmıştım.Bu gün de bu sendromla ilgili bir yazı yazmaya karar verdim.Oglumda bu sendromu nasıl fark ettim?30 ekim 2012 yılında dogdu Yuşa Selim.Çok iyi beslenmeme ve iyi kilo almama ragmen 2190 gram agırlıgında dogdu.Ben sezaryenle ve epidural anestezi ile dogum yaptım.Dogum sırasında uyumadgım için sesleri dogal olarak duyuyordum.Bir oglun oldu deyince aglama sesi bekledim ama çok tiz bir ses duydum.Odada beslemeye çalıştım memeyi alamadı.Sütümü sagarak beslemeye çalıştım biberon başını alamadı.Damaklı biberon bulduk ve az da olsa besledim.Emme güclügü geçer diye düşündüm ama geçmedi.3ay sütümü sagarak biberonla besledim.3ay sonra süt kesildi.32 günlükken zatürre oldu ve yogun bakıma yattı Yuşam.Hastaneden çıktıktan sonra dogumda başlayan şüphelerim büyüdü.Ve bir kez daha dikkatli müayene ettim oglumu.Müayene sonunda dogumda fark edip de önemsemedigim bulguları birleştirdim ve bunların bir sendroma ait olabileceginden emin oldum.O gece sabaha kadar uyumadım ve kimseye anlatmadım.Sabaha kadar dua ettim.Oglumda fark ettigim bulgular bunlardı:hipospadias(bunu dogumundada görmüştüm.normal çocuklarda da ola biliyor)penisin ucunda olan deligin uçta degil altta ve ya üstte olması,simian çizgisi avuç içinde tek çizgi,hipertelorizm burun kökünün basık olması nedenile göz arası mesafenin geniş olması,skin tag sol kulagında küçük deri eki,kısmi sindaktili elinin 3. Ve 4.parmakları arasında kısmi perde,epikantal kalınlaşma gözde 3.perde(Japon gözü gibi çekik),yüksek damak,emme güclügü,düşük kilo.Bütün bu bulguları birleştirdim ve 2 sendromdan süphelendim.Edwards sendromu ve cri du cat sendromu.Hangisi acaba diye düşünerek solugu üniversite hastanesinin tıbbi genetik bölümünde aldım.Kan örnekleri alındı.1ay sonunda sonuç açıklandı:cri du cat.Kabullenmek çok zordu.Her şeyin hayırlısı dedim ve hayata devam ettim.Şimdi tedavi yolları arayışındayım.Genetik hastalıgın tedavisi yok tabiî ki.Ortaya çıkan semptomları tedavi etmeye ve bebegimin yaşamını daha kaliteli hale getirmeye çalışıyorum sadece…

4 Eylül 2014 Perşembe

Güneş kremim

Bir yaz daha geride kaldı.Dün cildime baktım ve cildim için bir yaz sonu değerlendirmesi yaptım.Değerlendirme sonunda bu yaz cildimin daha az yandığına ve koyu lekelerin oluşmadığına karar verdim.Hepimiz biliyoruz ki yazın olmazsa olmazlarından biri güneş kremidir.Cildine dikkat eden her kes mutlaka güneş kremi kullanıyordur.Güneş kremi seçimi çok önemlidir.Güneş kremi seçerken dikkat edilmesi gereken hususları özetlersek UVA ve UVB ışınlarından korumalı,yüksek güneş koruma faktörü içermeli,%7 aktif içerikler içermeli ve fiziksel engelleyici içermelidir.Şimdi UVA ve UVB nedir,güneş koruma faktörü nedir,fiziksel engelleyici nedir,%7 aktif içerikler nedir sorularına cevap verelim. Cildinize zarar veren iki çeşit UV ışını bulunuyor: UVA ve UVB. Geniş spektrumlu güneş kremleri sizi bu iki çeşit zararlı ışından da korumak için üretilmiştir. UVA ışınları kırışıklıklara ve lekelere neden olup cildinizi erken yaşlanmasına yol açıyor. UVB ışınları ise cildinizi yakıyor. Çok fazla UVA ve UVB ışınına maruz kalmanız cilt kanserine yol açabilir. En iyi güneş kremleri tüm UV ışınlarına karşı koruma sağlamalıdır. Şimdi güneş koruma gaktörünü açıklayalım.Güneş koruma faktörü sayılarla ifade edilir ve cildinizin güneş ışıgında ne kadar süreyle korunacagını belirtiyor.%7 aktif içerikler içermeli dedik.Bu maddeler avobenzone, cinoxate, ecamsule, menthyl anthranilate, octyl methoxycinnamate, octyl salicylate, oxybenzone ya da sulisobenzonedir.Fiziksel engelleyici olarak güneş kremi titanyum dioksit veya çinko oksit içermelidir.Ben bu sene ilk defa CLINIQUE even beter dark spot defense SPF45 kullandım.Krem ilk kullanışta çok hoşuma gitti.Çok ince dokusu var ve yağlılık hissi bırakmıyor ve ve …en önemlisi yukarıda saydığım tüm özelliklere sahip.Her kese tavsiye ediyorum.

2 Eylül 2014 Salı

EBOLA alarmı


                                                                     Resim Internetden alıntı
Dünyamız neredeyse her sene yeni bir virüs hastalıgı tehlikesile alarm veriyor.Bu seferki alarmın ismi EBOLA.İlk olarak 38 yıl önce Kongo Cümhuriyetinde meydana çıktı EBOLA VİRÜSÜ.2013te tekrar adından söz ettirdi.Şimdilerde tekrar dünyayı tehdit ediyor.Virüs ismini Kongodakı bir nehirden alıyor.Virüsün kaynagının yarasalar oldugu düşünülüyor.Virüs insandan insana vücut sıvıları( kan, kusmuk, idrar, dışkı, ter)ile bulaşabiliyor.Ebola virüsüne baglı bagışıklık sisteminde çökme,pıhtılaşma fonksyonunda bozukluk,kanın serum kısmının damar dışına çıkması ve şok tablosu görülmektedir.Virüsün vücuda girmesile hastalık gelişmesi arasındakı zaman 5-10 gündür.Hastalık yüksek ateş,üşüme ,titreme ve halsizlik belirtilerile ortaya çıkıyor.Diger belirtiler baş agrısı, kas agrısı,bulantı,kusma, ishal,karın agrısıdır.Hastalıgın ilerleyen safhalarında göz,kulak,agız,rektum ve ignenin ciltte açtıgı tüm deliklerden kan akıyor.Başka sözle tüm vücuttan dışarı kan akıyor.EBOLA virüsü beyaz kan hücrelerinin sayını hızla azaltıyor,bagışılık sistemini çöktürüyor.Sonunda vücut savunmasız hale geliyor.Bu hastalgın tedavisi için kanıtlanmış tedavi yoktur.Destek tedavileri uygulanmaktadır.Virüse karşı mevcut olan tek klinik çalışma ZMapp deney aşamasında.Şimdiye kadar 7 kşiye uygulandı ve 2si hayatını kaybetti. Kısacası EBOLA alarmının özeti bu.Bütün Dünyaya geçmiş olsun.Umarım en kısa zamanda aşı ve kür bulunur…

1 Eylül 2014 Pazartesi

TIP DİL sınavı,Ankara yolçulugu ve Avatar...

Bir sınav daha geride kaldı.31 avgustosta TIP DİL sınavına girmek için Ankaraya gittim.TIP DİL derken TUS için dil sınavı.Önceleri bu sınavı ÖSYM yapardı.Sonra kaldırıldı. Doktorlar da ÜDS VE KPDS sınavlarına girmeye başladı.Şimdi tekrar TÖMER doktorlar için bu sınavı yapmaya başladı.Ankarayı seviyorum.Çok düzenli buluyorum orayı.Her yer kolay bulunuyor.Ulaşım zorlugu çekmiyorum.Giderken de PAMUKKALE turizmi tercih ediyorum.Otobüs de hizmet de çok iyi.Giderken 23.30 otobüsüne bindim.Gece yolçulugu daha kolay oluyor.Saat 02.00de dalmışım.Uyandıgımda 04.00 gösteriyordu ve otobüs duruyordu.Her kes merak içinde birbirine bakıyordu.Az sonra anons edildi.Karşıda bir tır devrilmişdi ve çekici gelmeden yolda çekilemeyecekdi.Çekicinin gelmesini beklememiz lazımdı.2saat sonra çekici geldi tırı çekdi ve biz yolumuza devam ede bildik.Dönüşte 18.30 arabasına bindim.Bir an önce eve çocuklarıma kavuşmak istedigim için gece arabasını bekleyemezdim.Yolçuluk da çekilmiyor.İyi ki film izleye biliyoruz.Filmlere baktım hangi filmler var diye.Avatar filmini gördügümde çok sevindim.Avatarı 3 kez seyrettim.Uzun zamandır seyretmemeiştim.Hemen açtım.Müzigi beni büyülüyor.Manzaralar muhteşem.Bu film azmimi ve irademi güclendiriyor.Acaip etki ediyor bana.Omatikayaların inançları çok güzel aslında.Dogdumuzda bize bir enerji veriliyor ve bu enerji tükendiginde bu dünyayı terk ediyoruz diyorlar.Çok dogru bence.Duanın gücünü göstermesi de çok güzeldi.İşte Tıp dil sınavı,Ankara yolçulugu ve Avatar…